Şehir içi ve yakın çevresinde yeşil fakiri olan Çorlu’nun ilçe sınırlarında kalan ve bugüne kadar yerleşim amaçlı ve sanayi amaçlı yapılaşma ile tahrip olmadan korunmayı başarmış bir bölgesi var. Şehirde yaşayan kesimin pek bilmediği, bölgeye yakın tarlası olanların, avcıların yahut yakın köylerde bildiği bu alan pek insan müdahalesine de uğramamış. Bu bölge; Çorlu’dan […]
Şehir içi ve yakın çevresinde yeşil fakiri olan Çorlu’nun ilçe sınırlarında kalan ve bugüne kadar yerleşim amaçlı ve sanayi amaçlı yapılaşma ile tahrip olmadan korunmayı başarmış bir bölgesi var. Şehirde yaşayan kesimin pek bilmediği, bölgeye yakın tarlası olanların, avcıların yahut yakın köylerde bildiği bu alan pek insan müdahalesine de uğramamış. Bu bölge; Çorlu’dan İstanbul yönünde giderken E-5 Karayolunun kuzeyinde Çorlu Havaalanı ile kuzeyden, Çorluya uğramadan geçen Edirne-İstanbul otoyolu arasında kalıyor. Kuzeydeki Istranca Ormanlarının harita üzerindeki yeşil alanının en güney ucu. Ağırmeşe – Kirazdere – Çukurçengel birbirine bitişik ormanlık alanlar.
Bu alanlar Çorlu’nun tek orman kaynağı, çok değeri su kaynağı ve bölge binlerce yıldır bozulmamayı başararak bugünlere erişmiş bir doğal ortam!
Önce Çorlu Belediye Meclisi bünyesinde kurulan Çevre ve Sağlık Komisyonu ile sonra da Tekirdağ Büyükşehir Belediye Meclisi bünyesindeki Çevre ve Sağlık Komisyonu ile durumun ciddiyetini dile getirildi. Son olarak Tekirdağ Büyükşehir Belediye Meclisinin Ekim 2018 toplantısında konuyla ilgili Çevre ve Sağlık Komisyonu Raporu gündeme getirildi.
Murat Sevgi yaptığı açıklamada şu sözleri kaydeti “Bu orman öbeğinin en güneybatıdaki Çukurçengel, biraz kuzeyindeki Kirazdere Mesire Yeri ve daha kuzeyinde Veliköy’deki antik kalıntılar, Ağırmeşe Orman varlığı olarak bölgemiz için büyük bir değer. Bu alan Çorlu’nun son ve tek orman alanı olarak düşünüldüğünde;
Çerkezköy ilçesi, Ergene ilçesi ve Çorlu ilçesi sınırlarına giren, kuzeyde Çerkezköy ilçesinin Veliköy mahallesinde doğarak güney yönünde akışını sürdüren suyolu Ergene ilçesin Kirazdere mevkisinden geçerek Çorlu ilçesi sınırlarındaki Çukurçengel Devlet Ormanı içerisinden kaynayan suyla birleşerek Tekirdağ ilinin İstanbul sınırını ayıran Kınık Deresini oluşturmaktadır.
Bu su yolu bölgedeki antik dönem yerleşimlerinin en önemli su kaynaklarından biridir. Üç ilçeyi kapsayan güzergahın Çerkezköy bölümünde bulunan ve Edirne Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu tarafından 1. Derece Arkeolojik Sit alanı olarak tescillenen tarihi kalıntılar bulunmaktadır.
Antik dönemde bölgedeki suyu Trakya’nın en büyük şehri olan Perintos’a taşıyan su yolları bulunmaktadır. Çukurçengel Devlet Ormanı derin bir vadide dış etkenlerden soyutlanmış kapalı bir ekosistem oluşturan el değmemiş olmanın avantajıyla günümüze kadar korunmuş bir vadidir. Bu vadinin tabanında yeraltı sularının yüzeye kendiliğinden çıkabildiği kaynaklar vardır. Perintos Antik Kentinin su ihtiyacını gidermek için açılmış kuyular ve su toplamak için inşa edilmiş tarihi yapılar bulunmaktadır. Bu yapılardan bir tanesi kaçak kazı yapanlar tarafından tahrip edildikten sonra bölge 3. Derece Arkeolojik Sit olarak tescil edilmiştir. Bölgedeki kuyular halen su rezervini korumaktadır.
Bölgenin kapalı yapısının ve el değmemiş olmasının etkisi ile bitki örtüsü etkileyici şekilde gelişmiş.
Bitki örtüsü, iklimi ve havası ile bulunduğu bölgeden farklılık gösteren Çukurçengel Vadisi hemen kuzeyinde faal bulunan kum ocağı tarafından tehdit edilmektedir. Ocaktan kaynaklanan tozumanın etkileri yapraklar üzerinde rahatça görülmektedir.
Vadi tabandaki yüzey suyunun havzası üzerinde bulunan kum ocağından kaynaklanan ve açık ocaktan yağmurlarla sürüklenen kum da kısmen bölgeyi örtmeye başlamıştır.
Kuzey-güney doğrultusunda arkeolojik sit alanı ve bu su rezervinin beslediği doğal yapı hemen doğusundaki Ağırmeşe Devlet Ormanı ile bir bütünlük içerisinde doğal yapısını kısmen korumaktadır. Yer yer açılmış tarlalar ile yara alan orman alanı birkaç noktadan eş zamanlı şekilde kum ocaklarının faaliyetleri ile tahrip olmaya başlamış.
Orman örtüsünü kaldırarak zeminin hemen altındaki kumu alan işletmelerin malzeme kamyonları ile taşıdığı ve arızalanan araçlardan gelişigüzel orman içerisine boşalttığı kum da önemli bir boyuta ulaşmıştır.
Kum ocağı projesi için yapılan CED başvurularından sadece bir tanesi için 180 bin adet meşe ve fıstık çamı kesilmesi öngörülmektedir.
Bölgenin genel durumunu koruma ve kurtarmaya yönelik yapılabilecekler:
1- Hem bölgenin korunması, hem de mevcut yapısının halkımız tarafından değerlendirilmesi için yapılması gerekenler ivedilikle ele alınmalı.
2- Kum ocaklarının çalışmaları, bölgeye verdiği zarar ciddi şekilde irdelenmeli. Bölge için kum ocağı – doğal değer konusunda kazanç kıyaslaması yapılmalı.
3- Bölgedeki doğal değerleri değerlendirmeye yönelik ıslah çalışması gündeme getirilmeli.
4- Tarihi değeri olan yapıların değerlendirilmesi, bölgenin koruma altına alınması ve güzergahında hem doğal sit alanları, hem de arkeolojik yapıların olduğu “Tabiat Parkı“, “Mesire Yeri“, “Gezi Parkı” gibi bir proje çalışmasına bir an önce başlanmalı.
Bölge ile ilgili bilinirliğin az olması, özellikle şehir ortamının hareketli ortamında boğuşurken çevresinde olup bitenleri göremeyenlere, en azından merak edenlere bu mücadele alanını tanıtmak ve nasıl bir şeyin yok olma riski ile karşı karşıya olduğunu göstermek için 28 Ekim Pazar günü Çorlu Belediyesi’nin desteği ile Zirve Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübü’nün organizasyonunda “Cumhuriyet Bayramı Doğa Yürüyüşü” organize edildi. (Katılmak için son başvuru tarihi 26 Ekim Cuma) Ormanlık alanda, doğayla başbaşa bir Pazar günü için doğaseverler, uzman rehberler eşliğinde Çukurçengel Orman Alanı içerisinde yaklaşık 5 km’lik bir yürüyüş gerçekleştirecek. Daha fazla doğa tahribatı yapılmadan doğa harikası Çukurçengel Vadisi’nin Çorlu’ya kazandırılması için bu yürüyüş önemli bir aşama olacak” şeklinde konuştu.