Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Çorlu Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, Ergene Nehri üzerinde yaptıkları incelemenin ardından kirlilik seviyesinin 115 miligramdan 35 miligram seviyelerine gerilediğini söyledi. Geçtiğimiz günlerde Tekirdağ Valisi Aziz Yıldırım, Çorlu ziyaretleri sırasında gazetecilere yaptığı açıklamada Ergene Nehri’nde kirlilik seviyesinin azaldığını söylemişti. Konu ile ilgili olarak Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Çorlu […]
Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Çorlu Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, Ergene Nehri üzerinde yaptıkları incelemenin ardından kirlilik seviyesinin 115 miligramdan 35 miligram seviyelerine gerilediğini söyledi.
Geçtiğimiz günlerde Tekirdağ Valisi Aziz Yıldırım, Çorlu ziyaretleri sırasında gazetecilere yaptığı açıklamada Ergene Nehri’nde kirlilik seviyesinin azaldığını söylemişti. Konu ile ilgili olarak Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Çorlu Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, yaptığı bilgilendirmede kirlilik seviyesinin 115 miligramdan 35 miligram seviyelerine gerilediğini söyledi. Tecer, “Geçen yıl Ergene Nehri Uzunköprü civarlarında alınan örnek sonuçlarında kimyasal oksijen ihtiyacının yani derelerin ve nehirlerin kirlilik seviyesini gösteren parametrelerin bir tanesi 115 miligram civarında analizler sonucu ortaya çıktı. Bu 4.sınıf kirlilik olarak karşımıza çıktı. Aynı noktada yapılan incelemeler neticesinde kirliliğin 35 miligram seviyelerine düştüğünü gördük. Bu da temizlenmeye işaret. Dolayısıyla bu önemli ve bizleri sevindiren bir gelişme. Azot fosforda hala 4. sınıf kirli olma özelliğini koruyor ama biliyorsunuz azot fosfor özellikle biyolojik arıtmadan gelmeyen bir atık türü. Denizlerde de müsilaja sebep veriyor. Kimyasal oksijen ihtiyacındaki azalma sürekli izlenmesi gereken bir parametre. Bunun bir süre sonra artmayacağının bir garantisini veremeyiz. Kirlilik ve deşarjlar bu şekilde azaltılırsa nehir bir süre sonra kendi kendini temizleyeceği, normal başka amaçlar için de kullanılabilecek bir su halini bizlere gösteriyor. Nehre yapılan deşarjlarda yoğun kontrollerin yapılması, arıtma tesislerinin çalışıyor olması, ortak arıtmaların bu bölgede devreye girmesi gibi sebepler etken olmuştur.”dedi.
BU SULARI ARITSAK DAHİ MARMARA DENİZİNE DEŞARJ ETME LÜKSÜNÜZ YOK!
Arıtılacak olan suya bölgenin ihtiyacı olduğunu ve Marmara Denizi’ne deşarj etme lükslerinin olmadığını söyleyen Tecer, “2011 yılında başlatılan Ergene Eylem Planı ile burada 5 tane arıtma tesisi kurulması kararlaştırılmıştı. Bu konuda da sona gelindi ve tamamlanmasından sonra ileri biyolojik arıtım ile endüstriyel ve kentsel atık sular arıtılarak derin deşarj ile Marmara Denizi’ne verilecek. Fakat bir kez daha üzerine basarak söylüyorum. Ergene Nehri temizlenmiş olsa dahi buradaki suların tamamı arıtılsa dahi bizim bu sulara ihtiyacımız var. Bu bölgede yer altı su seviyelerinde ciddi düşüş var. Endüstriyel ve tarımsal faaliyetlerde bu bölgedeki yer altı sularını kullanarak üretimlerini sürdürüyorlar. Dolayısıyla bu suları arıtsak dahi Marmara Denizine Deşarj etme lüksünüz yok.”diye konuştu.
TARIM VE SANAYİCİ BİNDİĞİ DALI KESİYOR!
Tecer, “Bu bölgede ciddi anlamda söylediğimizde bazen tepki alıyoruz. Sanayici ve ziraatla uğraşan insanlar bindiği dalı kesiyorlar diye! Gerçekten bu bölgede yer altı sularını kullanmaya devam ettiği müddetçe bindiği dalı kesiyorlar. Bu kısa ve orta vade de böyle bir üretim tüketim biçimi bu bölgede olmayacak. Dolayısıyla bu suların geri kazanılarak tekrar proseste kullanılması gerekiyor. Bunu söylemek kolay! Suların geri kazanılması da istediğimiz zaman istediğimiz fizibilitede olmuyor. Bunun için de bir zamanla, planlama ve bir kaynak ayırmak gerekiyor. Bugünden başlayarak yarın geç olabilir! Bu suların geri kazanılması ile ilgili plan ve projeleri gündeme almamız, bunun üzerine de çalışmamız gerekiyor!”şeklinde uyarılarda bulundu.