SAADET PARTİSİ İL BAŞKANLIĞI  ŞEKER FABRİKALARI SATIŞI İLE İLGİLİ AÇIKLAMA YAPTI

SAADET PARTİSİ İL BAŞKANLIĞI ŞEKER FABRİKALARI SATIŞI İLE İLGİLİ AÇIKLAMA YAPTI

Avrupa Birliğinin son 10 yılda şeker sektörünü yeniden yapılandırarak, fabrikaların kapasitelerini arttırdığı bir zamanda ülkemizde şeker fabrikasının satışa çıkarılması akılla izah edilemiyor. Son fabrikaların da satılması ile 14 fabrikanın üretimden çekilmesi demek. Türkiye’nin şekerde AB’nin ve nişasta bazlı şekerlerin açık pazarı haline gelmesi demek. Hükümet, ülkenin en milli fabrikalarını yangından mal kaçırır gibi tek kalemde […]

Avrupa Birliğinin son 10 yılda şeker sektörünü yeniden yapılandırarak, fabrikaların kapasitelerini arttırdığı bir zamanda ülkemizde şeker fabrikasının satışa çıkarılması akılla izah edilemiyor. Son fabrikaların da satılması ile 14 fabrikanın üretimden çekilmesi demek. Türkiye’nin şekerde AB’nin ve nişasta bazlı şekerlerin açık pazarı haline gelmesi demek.

Hükümet, ülkenin en milli fabrikalarını yangından mal kaçırır gibi tek kalemde satmaya hazırlanıyor. Şeker fabrikalarının kamuoyunda hiç tartışılmadan ABD’nin küresel şirketi “Cargill” Raporu’nun ardından satışa çıkarılacak olması da manidar bulunuyor.

Şeker Fabrikalarının satışı konusunda bir açıklama yapan Saadet Partisi Tekirdağ il Başkanı Feti Pehlivan, “ Afyon, Alpullu, Bor, Çorum, Elbistan, Erzincan, Burdur, Erzurum, Ilgın, Kastamonu, Kırşehir, Turhal, Yozgat ve Muş şeker fabrikaları satılacak. Özelleştirme adı altında yapılacak satışla birlikte bütün verimli şeker fabrikaları satılmış olacak. Bu büyük satış sonrasında ülke topraklarında şeker pancarı üretimi büyük bir tehlikeye girecek. Zaten önlenemeyen göç, bu fabrikaların satışıyla birlikte daha da artacak” şeklinde konuştu.

STRATEJİK RAPOR SAKLANIYOR!                                                                                                           

 “Türkiye için böylesine önemli fabrikaların satışı için bütün hazırlıklar yapılırken, Özelleştirme İdaresi’nin fabrikaların satışıyla ilgili olarak  hazırlattığı stratejik raporu ise sır gibi saklanıyor” açıklamasını yapan Pehlivan,  “Bu durum ise fabrikaların satışıyla ilgili farklı iddiaları gündeme getiriyor. Fabrikaların birçoğunun değerli arazisi ve şeker kotası için satılacağı iddia edilirken, bu satıştan sonra Orta Anadolu bölgesinde pancar üretimi büyük bir tehlikeye girecek. Avrupa’da pancar üretiminde söz sahibi olan Almanya, Fransa, Hollanda ve Polonya bile şeker fabrikalarını gözü gibi korurken, hükümetin hiç tartışmadan fabrikaları gözden çıkarması büyük bir samimiyetsizlik olarak görülüyor” vurgusunu yaptı.

NEDEN SATILIYOR!

16 YILLIK iktidar döneminde borçla ve tüketimle büyüme modelini tercih eden AKP, altyapı yatırımları ve inşaat rantıyla övünürken fabrika açmamasıyla da “markalaştığına” vurgu yapan Pehlivan, “Bir de yetmezmiş gibi, çiftçimizin göz bebeği şeker pancarının ve şeker fabrikalarının idam fermanı imzalandı. Bütün bunlar, tam da ülkemize NBŞ üreticisi ABD’li “Cargill’in “tavsiye raporunun” ardından olması oldukça manidar.

Afyonkarahisar, Alpullu, Bor, Çorum, Elbistan, Erzincan, Burdur, Erzurum, Ilgın, Kastamonu, Kırşehir, Turhal, Yozgat ve Muş’taki şeker fabrikalarının satılması, hem o yörelerin şeker üretimine ölümcül bir darbe vuracağını hem de yerel ekonomiyi olumsuz etkileyeceğini söyleyen Pehlivan, “Asıl önemlisi de, Türkiye, kendi ürettiği ve güçlü olduğu şeker pancarından vazgeçerken, hem ithalatçı duruma düşecek hem de sağlık açısından zararlı olan mısır şekerine mahkûm olacak” uyarısını yaptı.

ALMANYA BİLE ŞEKER FABRİKALARINI YENİDEN YAPILANDIRDI!                                              

            Avrupa’nın, son 15 yılda şeker fabrikaları başta olmak üzere şeker sektörünü yeniden yapılandırarak, pancardan şeker üretiminde rekabetçi bir konuma geldiğine dikkat çeken Pehlivan devamla şunlara yer verdi;

 “Türkiye’de ise bu süre içinde pancar üretimi ve şeker fabrikalarına yönelik hiçbir planlama ve strateji belirlenmedi. Bundan dolayı fabrikalar rekabetçi konumunu her geçen gün kaybederken, yapılacak özelleştirme ile de ülkenin pancardan şeker üretimine büyük bir darbe vurulacak.

Son 15 yılda yapılan özelleştirmeler ülke istihdamına ve üretimine bir katkı sağlamazken özellikle gıda sektöründe yapılan özelleştirmeler ise ülkenin yerli üretimine büyük darbe vurdu. Özellikle Et ve Süt Kurumu’nun ve süt sektöründe yapılan özelleştirmeler, bugün ülkeyi hayvancılıkta ve et üretiminde ithalatçı bir konuma getirdi. Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi de ülkenin pancar üretiminden çekilmesini gündeme getirerek, Türkiye, şeker ihtiyacını tamamen mısırdan yapılan nişasta bazlı şekerlerden karşılamaya başlayacak” açıklamasını yaptı.

SAĞLIK BAKANLIĞI’NIN RAPORU İLE ÇELİŞİYOR                                                                          

    Hükümetin şeker fabrikalarını özelleştirme kararı, Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu’nun raporu ile de büyük bir çelişki oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Millî Gazete tarafından ortaya çıkarılan Bilim Kurulu raporunda, nişasta bazlı şekerlerin insan sağlığına büyük zararlarının bulunduğu belirterek, kotaların düşürülmesi ve NBŞ’nin gıda maddelerinde kullanımının sınırlanmasını istemişti. Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi ise nişasta bazlı şekerlerin tüketimini daha da artıracak. Zira ortaya çıkarılan şok Cargill raporunda, şeker fabrikalarının özelleştirilmesine geniş yer verilirken, fabrikaların bir an önce özelleştirilmesi istenmişti” hatırlatmasını yaptı.

                      “YERLİ VE MİLLİ” SATMAKLA DEĞİL, YAPMAKLA OLUR

Pehlivan ,Satışa çıkarılacak 14 şeker fabrikasından Afyon, Elbistan ve Ilgın şeker fabrikaları bizzat Milli Görüş Lideri merhum Erbakan tarafından ülke ekonomisine kazandırılmıştı. Bu üç şeker fabrikası da yapılacak özelleştirme ile satılacak. ‘Milli’ ve ‘Yerli’ olmak ülkenin değerlerini satmakla değil, değerlerine değer katmakla olur. Kendi ihtiyacını kendin üretmekle olur” şeklinde konuştu.

Pehlivan ,Gazozdan çikolataya dek pek çok üründe kullanılan mısır şurubu kronik hastalıkları salgına dönüştürdüğü, kanser, kalp, siroz, diyabet gibi çok sayıda hastalığa neden olduğu için Fransa, Hollanda ve İngiltere’de yasaklandı. En büyük üretici olan ABD’de de üretim kotası yüzde 10’dan yüzde 2’ye düşürüldü. Türkiye’de ise üretim kotası her yıl arttırılıyor. Dedi.

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?