TÜRK BÜRO-SEN TEKİRDAĞ ŞUBESİNİN  8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ MESAJI

TÜRK BÜRO-SEN TEKİRDAĞ ŞUBESİNİN  8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ MESAJI

TÜRK BÜRO-SEN TEKİRDAĞ ŞUBESİNİN  8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ MESAJI Dünyanın her yerinde emeğine, haklarına sahip çıkan, eşitsizliklere ve ayrımcılığa karşı direnen kadınlarımızın var olma mücadelesine katkı sunmak amacıyla gerçekleştirilen 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü,  yine buruk, kadının eğitim ve çalışma hakkından tutun da en temel hak olan yaşam hakkına kadar uzanan baskılara ve şiddete […]

TÜRK BÜRO-SEN TEKİRDAĞ ŞUBESİNİN  8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ MESAJI

Dünyanın her yerinde emeğine, haklarına sahip çıkan, eşitsizliklere ve ayrımcılığa karşı direnen kadınlarımızın var olma mücadelesine katkı sunmak amacıyla gerçekleştirilen 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü,  yine buruk, kadının eğitim ve çalışma hakkından tutun da en temel hak olan yaşam hakkına kadar uzanan baskılara ve şiddete maruz kaldığı bir dünyada kutlamak durumundayız.

Emek örgütü olarak biz, bu günün kadınlarımızın çalışma hayatında özellikle kadın olmasından kaynaklanan sorunlarının kamuoyu önünde tartışıldığı ve çözümler üretildiği bir gün olmasını arzu ediyoruz.

KADINA ŞİDDET ASLA KABUL EDİLEMEZ

Maalesef her yıl olduğu gibi kadın cinayetlerinin her geçen gün arttığı, bu cinayetlerin işleniş biçiminin vahşileştiği,  Kadınların yaşam tarzına saldırıların sık sık gündeme geldiği, cinsel şiddetin yaygınlaştığı, çocuk istismarının hızla arttığı bir dönemden geçiyoruz.

2017 yılında toplam 408 kadın öldürülmüşken, 2018 yılı Ocak ayında 28 kadın en yakınları (koca, baba, kardeş, erkek arkadaş) tarafından öldürüldü, 147 çocuk istismara uğradı, 25 kadına cinsel şiddet uygulandı.

Kadınlar, erkek şiddetine karşı adalet arayışından vazgeçmiyor; şiddet olaylarının birçoğu kolluk kuvvetlerine intikal ettiriliyor ve yargıya taşınıyor. Ancak hunharca katledilen kadınlarımızdan çoğunun devlet koruması altında olduğunu görüyoruz. Devletimiz kendisine sığınan, şiddete maruz kalan kadınlarımızı yeterince koruyamıyor mu?

Kadınlar çocuklarının gözleri önünde öldürülüyor, kadın cinayetlerinde yaş aralığı gittikçe düşüyor, çocuklar, doğmamış bebekler öldürülüyor. Devletimiz bu konuda her türlü önlemi ivedilikle almalıdır. Bu konuda hiçbir mazeret kabul edilemez.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı verilerine göre,

-Ülke genelinde yaşamının herhangi bir döneminde eşi veya eski eşi tarafından fiziksel şiddete maruz bırakılan kadınların oranı %39,3’tür.

-Yaşamının herhangi bir döneminde cinsel şiddete maruz kalan kadınların oranı %15,3’tür.

-Yaşamın herhangi bir döneminde fiziksel veya cinsel şiddetin birlikte yaşanma yüzdesi 41,9’dur.

-Kentte fiziksel şiddet oranı %38 iken kırsalda %43’tür.

-Yaşadıkları fiziksel şiddet sonucunda yaralanan kadınları oranı %25’tir.

-Yaşadıkları şiddeti kimseye anlatamayan kadınların oranı %48,5’tir.

-Şiddet yaşayan kadınların sağlık sorunları yaşama, intihar etmeyi düşünme ya da deneme olasılıkları en az iki kat artmaktadır.

-Her 10 kadından 1’i gebeliği sırasında fiziksel şiddete maruz kalmıştır.

-Cinsel şiddet birçok durumda fiziksel şiddet ile birlikte yaşanmaktadır; kadınların %42’si fiziksel veya cinsel şiddete maruz kaldıklarını belirtmişlerdir.

-Sadece eğitim düzeyi düşük olan kadınlar şiddete maruz kalmamaktadır. Eğitim düzeyi daha yüksek olan kadınlar arasında bile her 10 kadından 3’ü eşleri tarafından fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalmıştır.

-Evlenmiş kadınların hayatındaki en yaygın şiddet eşlerinden gördükleri şiddettir.

-Kadınların %7’si çocukluklarında (15 yaşından önce) cinsel istismar yaşadıklarını belirtmişlerdir.

Kısacası “AİLENİN KORUNMASI VE KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE DAİR KANUN” Hükümet yetkililerince yeniden düzenlenmeli, kadına yönelik şiddet, saldırı, mobbing gibi olaylar karşısında ciddi ve caydırıcı cezalar getirilmelidir.

KADIN İSTİHDAMI HALEN İSTENİLEN DÜZEYDE DEĞİL

Dünya geneline baktığımızda, kadınların erkeklere oranla eğitim seviyelerinin daha düşük, işsizlik oranının kadınlarda daha yüksek olduğunu görüyoruz. Ne yazık ki, dünyada ve ülkemizde kadınlar çalışma hayatında yeteri kadar yer alamamakta, kariyer gelişimi noktasında erkeklerin gerisinde, daha düşük ücretlerle, güvencesiz bir biçimde çalışmak zorunda kalmaktadır. Nüfusumuzun  %49.8’ini kadınlar oluştururken, Devlet Personel Başkanlığının verilerine göre; kamuda istihdam edilen kadınların erkeklere oranı %37,80’dir.

Toplam istihdam içinde 2007 yılında kadınların %18’i orta veya üst düzet yönetici iken, 2015 yılında söz konusu oranın %14’e, 2017 yılı itibariyle ise Üst düzey kadın yönetici oranımız %9.4’e kadar düşmüştür.

Bir araştırma şirketinin yaptığı araştırmaya göre; 0-5 yaş aralığında bulunan çocukların gündüz bakımı işinin %86’sını annelerin gerçekleştirdiği, ev işlerinin boya/badana hariç tamamının kadın tarafından yapıldığı ortaya çıkmıştır.  Çalışan kadınların azımsanamayacak bir bölümü çocuk sahibi olduktan sonra, çalışma hayatını bırakmıştır.

Yine bu araştırma; İlk evlilik yaşı cinsiyete göre incelendiğinde; kadınların ve erkeklerin ilk evliliklerini en fazla 20-24 yaş aralığında yaptığını, ilk evliliğini 18 yaşından önce yapan kadınların oranının %28,2, erkeklerin ise %5,6 olduğunu ortaya koymaktadır. Bu da kadınların erken yaşta evlenerek toplumdan ve sosyal hayattan uzaklaştırıldığını, eğitimini tamamlayamadığını, aile içinde üstlendiği görevler nedeniyle çalışma hayatını bırakmak durumunda kaldığını göstermektedir.

Ipsos Araştırma şirketinin Türkiye’de Çalışan Anneler Araştırması’nın verilerine göre; kadınların yüzde 40’ı evlendikten ve çocuk sahibi olduktan sonra işi bırakıyor ve bu kadınların % 56’sı “Mutsuzluk, pişmanlık, sıkıntı, güvensizlik, işi özlemek, boşlukta olmak, asosyallik” gibi olumsuz duygular hissediyor. İş yerlerinin sadece %2’si kreş için maddi yardım veriyor, %5’inde kreş ve sadece %9’unda süt sağma odası bulunuyor.

Boşanmalarla ilgili yapılan araştırmada ise, Kadınlar için sorumsuz ve ilgisiz davranmadan sonra en önemli boşanma nedeninin  %42,6 ile evin geçimiyle ilgili ekonomik sıkıntılar olduğu tespit edilmiştir. Dolayısıyla çalışma hayatından uzaklaştırılan kadın, ekonomik olarak yaşadığı sıkıntılar sebebiyle boşanma yolunu seçmektedir.

Eğitim seviyesinin yükselmesi kadınların işgücüne katılım oranını arttırmada en önemli faktör olma özelliğini taşımaktadır. Lise mezunu kadınlarda işgücüne katılım oranı %33,6 iken, söz konusu oran meslek lisesi mezunlarda %41,4’e, üniversite mezunu kadınlarda %71,3’e yükselmektedir.

KADINLAR, ÇALIŞMA HAYATI VE SOSYAL HAYATTA DAHA AKTİF OLMALIDIR

Ülkemizde kadın istihdamının ve üst düzey kadın yönetici oranının çok düşük olmasının en önemli nedeni kadınların, Annelik ve toplumun aile içinde kadına yüklediği roller nedeniyle erkeklere göre çalışma hayatında dezavantajlı duruma düşürülmeleridir.

Kadının, yeterli liyakate sahip olduğu halde hak ettiği görevlere getirilmemesi ve işten çıkarılacaklar listesinde en üst sıraya oturtulması asla ve asla kabul edilemez bir durumdur.

Yarınların daha güzel olması için hep birlikte çalışacağımızı kamuoyuna saygı ile bildirir, tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlarız.

 

Adnan GÜREL

Türk Büro-Sen Tekirdağ Şube Başkanı

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?